Dilara PEKER

Blogger tarafından desteklenmektedir.
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • KATEGORİLER
    • Alışverİş
    • Bakım
    • Güzellik
    • KİşİSEL
    • Sağlık
    • Ürün İnceleme
  • İletİşİm
Merhabalar,

Umarım haftasonunuz güzel geçiyordur, bittiğine sevinemeden yenilerinin başladığı bir sınav  haftasına giriyorum ben.  Neyse konumuza gelelim.

Bugün ki konuğumuz;
TONI & GUY 
DETOX ŞAMPUAN

Fiyatı: 35TL
Benim kıvırcıktan dalgalıya dönmüş bulunmakta bu ara saçlarım. Havadandır diye tahmin ediyorum. Bu arada saçlarımda ki dökülme de devam ediyor. Yakında doktorun kapısını çalacağa benziyorum. Daha önce saç dökülmesi sebeplerini yazdığım bir yazı vardı. Okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Saçlarımda ağırlık oluşuyor, hacmini ertesi güne kaybediyor diye hayıflanırken birde yağlanma sorunu başladı. 2 günde saçlarım yağlanıyordu. Bu seferde iyice sönük görünen saçlar oluyor. 

Günlerden bir gün Watsons mağazasında kendimi kaybetmişken saç analizi yapıldığını gördüm, derdimi anlattım. Sonra kullandıkları aletle saç diplerime yakından baktık ve sonuç olarak bana bu şampuanı önerdiler. Çok büyük beklentiler içine girmeden, denemekte fayda var diyerek aldım. Yalnız bu şampuanı sürekli olarak kullanamıyorsunuz, yoksa aşırı kuruma meydana getiriyormuş. Haftada bir veya iki kere kullanmak en uygunu. 

Başta da söylediğim gibi çok büyük beklentilere girmemek gerekiyor. Ama saçınızın temizlendiğini, kafa derinizin nefes aldığını hissediyorsunuz. Zaten bu şampuanın olayı da saçtaki sprey, köpük, durulanamayan şampuandan atıklarından arındırmak. Köpürmesi başarılı. Yağlanmayı giderdi mi diye soracak olursanız, düzenli kullanımda evet biraz düzelme oldu. Yalnız bu şampuanı kullandıktan sonra saçlarım tiftik tiftik oluyor. Sonrasında mutlaka sıvı saç kremi kullanmam gerekiyor. 


Kapağı gördüğünüz şekilde bas-aç şeklinde. Kullanımda tasarruf sağlıyor böylece. Zaten dediğim gibi haftada bir kez kullandığınız için baya uzun süre gidiyor. Yalnız ben şampuanı elimden düşürdüm ve kapağı kırıldı. Bas-aç olayı malesef tutmuyor benimkinde. İçindeki ürün azaldıkça, şişeyi sıktıkça şişe içine çöküyor. Ambalajı çok kaliteli görünse de uygulamada beğenmedim. 

Bir diğer beğenmediğim konu ise kokusu. Açıkçası sıcak suyla birleşince biraz nefesimi daralttı. Çok baskın, baharatlı bir kokusu var. Bilir misiniz bilmiyorum ama biz kaynar deriz, başka yerlerde 7 bahar, lohusa şerbeti vs. diyorlar. Öyle bir kokusu var. Parfüm konusunda hassassanız, bilemiyorum severmisiniz. 

Tekrar alır mısın derseniz, bir kez daha düşünürüm sırf kokusu yüzünden.

Share
Tweet
Pin
Share
6 yorum
Merhabalar,

Kış kendini gösterdi, malum dudaklarda bundan etkilendi.
Bugün ki ürünümüz ise, Türkiye'ye gelmesini dört gözle beklediğimiz

Maybelline Baby Lips
PİNK PUNCH


Baby lips'ler bizi önce ambalajlarıyla etkilemeyi başarıyor. Şeffaf kapağı hemen kırılacakmış gibi görünse de, bir kaç kere yere düşürdüğüm halde herhangi bir sorun olmadı. Kapanması güzel, kapağında herhangi bir oynama olmuyor. Bu yüzden kolaylıkla çantama atıp çıkabiliyorum.

Marifetlerine gelirsek eğer, biraz abartılmış bir ürün olduğunu düşünüyorum. 
Nemlendirmesi tartışılır. Çok fazla bir nemlendirme beklememek gerekiyor. Renginin öyle pespembe durduğuna bakmayın. Tatlı nude bir pembelik katıyor. Kat kat uygularsanız renk tabi ki yoğunlaşıyor fakat ben bu seferde dudaklarımda çok yağlı bir his hissediyorum. Kokusu muhteşem olsada her hangi bir tadı yok.

Ben hangi durumlarda mı kullanıyorum?

Evde dudaklarımı nemlendirmek için, makyaj yapmadığım yada makyajımı az tuttuğum zamanlarda kendimi daha sağlıklı göstermek için veya göz makyajımı abarttığım zamanlarda dengelemek için kullanmayı tercih ediyorum.

 
Dudakta tek kat uygulanmış hali böyledir.

Daha fazla görsel için instagrama bekleniyorsunuz!

Umarım açıklayıcı olmuştur, sevgiler...

Share
Tweet
Pin
Share
No yorum
Merhabalar,

Uzun zamandır makyajla ilgili post yazmadığımı farkettim. Nasıl olur da sonbahar makyaj trendlerini yazmam dedim ve hemen hazırlamaya başladım sizler için.

Makyaj, bir kadının kendini güzel hissetmesidir bence. Güzel hissetmek bazı şeyleri abartmak değildir. Bu ince çizgiden uzaklaşmamak gerektiğini düşünüyorum. 

Bazen sade makyaj yapıyorsunuz ve bu mu sade dediğin makyaj? bir ton şey sürdün diyorlar. Sade makyaj demek az makyaj yapmak anlamına gelmez, renkleri minimum tutmak anlamına gelir. Bazı farkındalıkları yaratmak yada öğretmek gerektiğine inanıyorum. 

İşte bu sezon makyajlar tam da bunu yansıtıyor;
Makyajından ödün vermeden sade görüntüyü yakalamak!

1.MADDE : Doğala en yakın ve Kalın kaşlar

İnce, kavisli, yay gibi kaşlar artık mazide kaldı. Kalın kaş moda diye kaşlarınızı kalınlaştırdınız ama yüzünüze gitmediyse elbette bir seçenek daha var. Doğal görünüm yakalamak. Kaşlarınızı kalıp şeklinde kestirmeyin. Özellikle kaşınızın başlangıcındaki düzensiz tüyleri keserek şekle sokmaya çalışmayın. Bir kaş maskarası kaşlarınızın doğal ve özenli görünmesine yetecektir. Bırakın kaşlarınız biraz uzasın doğalda nasıl bir şekli varsa belli olsun, sonra uçlarından belli belirsiz alarak ana şeklinize benzesin. Çocuk güzelliği diye bir şey var unutmayın, herşeyin doğalı güzel.



2.MADDE : Nude Makyaj

Evet doğru duydunuz bu sene en en en çok moda olan şey nude makyaj. Biz kadınlar renklerle oynamayı severiz. Özellikle sonbahar ve kış aylarında makyajımızda da koyu renklere yöneliriz. Ama bu sene tamamen çıplak yüzler moda. Başta da bahsettiğim gibi çıplak yüz makyajı demek makyaj yapmamak demek değil. Aksine kusursuz bir cilt makyajı. Sağlıklı görünüm yaratmak için highlighter kullanımı ön planda. Far kullanmaktan vazgeçemeyenler, gözlerde de hafif aydınlık yaratmak için açık renkli parlak ürünler kullanabilirsiniz. İnce bir eyeliner, rimel ve nude renk rujla makyajınızı tamamlamış bulunuyorsunuz.

      

3.MADDE : Koyu renk ruj

Elbette koyu renk rujlardan da vazgeçicez sanmayın. Bu sene kırmızı tonları yerine, daha koyu morlar, bordolar hatta siyaha yakın renkler dudaklarımızda yer alıcak. Yine gözlerimizi abartmıyoruz, sadeliği bir yerden yakalamak lazım unutmayın.

             

Fotoğraflar alıntıdır.

Umarım hoşuna giden faydalı bir yazı olmuştur.
Sevgiler...



Share
Tweet
Pin
Share
No yorum
Merhabalar,

Herkesin bir fondöten arayışı vardır. Özellikle ciltle ilgili sorunlar varsa, bir türlü doğru fondöteni bulamayız. Her cilt yapısına göre elbette üretilen fondötenler var fakat herkeste aynı etkiyi göstermiyor. 

Benim karmadan yağlıya dönük bir cildim var. Hatta bazen sivilce lekelerim yüzünden soyucu krem kullandığımda aşırı kuru bir cildimde olabiliyor.

Benim her cilt yapısı için önerebileceğim tek fondöten ise;

Rimmel London Match Perfection


Fiyatı: 20TL

Fotoğraftada gördüğünüz gibi artık yazıları bile silinmek üzere. Günlük makyajlarım da sürekli elimin gittiği bir ürün. Hatta yazısı yazılmakta bile geç kalınmış bir ürün.

Ürün cam ve pompalı şişede. Pompalı olması çok büyük avantaj olmuş bu ürün için çünkü aşırı sıvı yapıda. Pompasına basarken bile dikkatli olmak gerek yoksa baya bir ürün fışkırabilir. Tek pompası tüm yüzüme uygulamaya yeterli oluyor. Ben fırçayla uyguluyorum fakat süngerle de iyi sonuç alınıyor.

 (Fotoğrafta filtre yok.)

Fotoğrafta da görüldüğü gibi sivilce lekeleri var cildimde. Pudramsı bir yapısı var. 18 spf içeriyor. Bendeki 100 ivory rengi, cildimle oldukça uyumlu oldu. Yüzümün tamamına tek pompayla uygulanmış hali böyle.  Kapatıcılığı ortadan yükseğe doğru. Günlük kullanım için bence ideal bir kapatıcılık. İki kat uygulamada daha iyi sonuç alıyorsunuz. Ve ürün çok sıvı halde olduğu için ciltte ağırlık yapmıyor. Maske görüntüsü yaratmıyor. 

Kalıcılığı pudra uygulanmazsa 3-4 saat kadar dayanıyor, sonra renk eşitsizlikleri ortaya çıkabiliyor malesef. Pudrayla uygulandığı zaman 5-6 saat yüzümde oynamadan kalıyor. Zaten pudrasız, fondöten kullanmakta biraz garip oluyor sanki. 

Bazı şikayetler duydum bu fondötenle ilgili onları da sizle paylaşmak istiyorum. Kimisinde çok parlama yapmış, kullanılmayacak kadar...

Evet, parlama yapıyor. Özellikle yağlı ciltliyseniz her fondöten belli bir süre sonra T bölgesinde parlamaya yol açar. Ben her fondöten de yaşadığım kadar bir parlama yaşadım. O da pudrayla üstesinden gelemeyecek kadar değildi. Kapatıcılığına bakınca parlamasını çokta dert etmedim açıkcası. Başta da söylediğim gibi her ürün her cilt yapısına uyum sağlayamaya biliyor.

Rimmel London  Wake me up fondöten yazısını okumak için buraya alalım sizi.

Sevgiler.

Share
Tweet
Pin
Share
No yorum
Merhabalar,

Soğuklar kapıya dayandı. Burada inanılmaz bir soğuk var 2 gündür. Durum böyle olunca kat kat ve koyu renk  giyinmeye başladık. Oje seçimlerimde de soğuk renklere kaymış bulunmaktayım.


İlk önce tüm tırnaklarıma flormar nail enamel serisinden 427 Sandstone ojesini sürdüm. Bu oje içinde kahvelikte bulunduran bir gri. Kıyafetimle çok yakışmadığını düşününce yüzük parmaklarımın yarısına bant yardımıyla bordo sürdüm. Birazda ışıldasın günüme renk katsın diye Golden Rose 69 numaralı ojeyle tüm tırnaklarımın üstünden geçtim. Sonuç böyle oldu. Umarım beğenmişsinizdir.

Beni instagramdan takip etmeyi unutmayın.
Sevgiler...
Share
Tweet
Pin
Share
No yorum
Daha Yeni Yayınlar
Önceki Yayınlar

Dİlara Peker

About Amalie

Sosyal Ağ

Bumerang - Yazarkafe

Instagram

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

  • KOZMETİĞE DAİR HERŞEY 1 YAŞINDA!!! İLK ÇEKİLİŞİYLE (KAPANDI)
    Merhabalar , Blog macerama geçen sene bu gün başlamıştım, zaman gerçekten de çabuk geçmiş. Kozmetiğe merakım 3 yıl önce başladı, diğer bl...
  • Yıl olmuş 2021
     Merhabalar, (Artık sadece mail giriş cümlesi benim için bunu yazmak, nereden nereye... ) Yıl olmuş 2021.  En son 2019'da yazmışım geri ...
  • 1 ALANA 1 BEDAVA!! ; CİTY COLOR FAR
    Merhabalaar, Gratislerde satılan şu CİTY COLOR farları mutlaka biliyosunuzdur. Küçük ve şirin olmalarıyla herkeste alma isteği uyand...
  • YANMIŞ SAÇ BAKIMI
    Merhabalar, Saçlarım konusunda şanslı mı yoksa şanssız mıyım bilemiyorum. O kadar yıpranmış saçlara sahiptim ki, uzunluğu gönlümü fethed...
  • RİVAL DE LOOP YOUNG EYESHADOW BASE
    Merhabalar, Göz makyajı yapmayı sevenlerin elinden düşmeyen ürünlerden biriside muhakkak göz bazıdır. Göz bazını, özellikle göz kapağı yağ...

Blog Arşİvİ

. | .| . .